Lugat-ı Naci osmanlıca sözlüğü online olarak naci.cagdassozluk.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Sözlük içinde yer alan tüm maddelerin sayfa sayfa listesini ise lugatinaci.blogspot.com.tr adresine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Muallim Nâci, Lugat-ı Nâcî (İstanbul 1308).
Osmanlıca sözlüklerin gelişmiş bir örneği sayılan eserde çoğu müellife ait olmak üzere yer yer manzum örneklere rastlanmaktadır. Türkçe’ye Batı dillerinden girmiş 1000 kadar kelime de içeren sözlükte yaklaşık 18.000 madde başı mevcuttur.
Lugat-ı Nâcî, nisbeten iyi bir çalışma kabul edilmekle birlikte Mehmed Salâhî’nin Kāmûs-ı Osmânî’si bundan daha iyi bir sözlük olduğu gibi eser sözlük yazımı açısından Kāmûs-ı Türkî’den çok daha gerilerdedir. Eser 1978’de ofset usulüyle İstanbul’da basılmıştır
(لغت ناجي)
Muallim Nâci’nin (ö. 1893) Batı kaynaklı kelimelere de yer verilen Osmanlıca sözlüğü.
Lugat-ı
Naci, 1850’li yıllarda Müntehabât-ı Lugāt-ı Osmâniyye ile çok basit bir
şekilde yayımına başlanan Osmanlıca sözlüklerin gelişmiş bir örneğidir.
Türk dilinde kullanılan Arapça ve Farsça kelimelerle bu tür sözlüklerde
pek bulunmayan Türkçe’ye Batı dillerinden girmiş bazı kelimelere de yer
veren lugatta yaklaşık 18.000 madde başı mevcuttur. Bunların 14.000
kadarı Arapça, 3000 kadarı Farsça, geri kalanı da Batı kaynaklı
kelimelerdir. Eserde madde başlarının edebî dilde kullanılan
kelimelerden seçilmesine özen gösterildiği belirtilmektedir. 1850’li
yıllardan Kāmûs-ı Türkî’nin yayımlandığı 1899-1900 yıllarına kadar
hazırlanan, aralarında Ahmed Vefik Paşa’nın Lehce-i Osmânî’si, Hüseyin
Remzi’nin Lugat-ı Remzî’si ve Ebüzziyâ Tevfik’in Lugat-ı Ebüzziyâ’sının
da bulunduğu sözlüklere göre Nâci’nin lugatı kelimelerin seçilişi,
anlamlandırma ve örnek cümleler bakımından daha ileri bir seviyede kabul
edilmektedir. Ancak 1895 yılından itibaren yayımına başlanan Mehmed
Salâhî’nin Kāmûs-ı Osmânî’si düzeni ve örnekleri bakımından Lugat-ı
Nâcî’den daha iyi bir sözlük olduğu gibi Nâci’nin eseri modern
sözlükçülük açısından Kāmûs-ı Türkî’ye göre çok gerilerdedir. Muallim
Nâci’nin eserde bazı kelimelerin asıl (fasih) şekillerini değil
Türkçe’deki telaffuzlarını esas alması bir yenilik sayılmıştır. Müellif lugatın bu özelliğini bizzat kendisi de
belirtmiş ve hangi kelimenin nasıl kullanılması gerektiği hususunda
girişte bilgi vermiştir. Bu arada kelimelerin asıl dillerindeki
anlamları değil Türkçe’de kazandıkları mânalar gösterilmiştir. Lugat-ı
Nâcî’de yer yer Kāmûs-ı Türkî’de çokça görülen, “sözlük dışı açıklama”
denebilecek bazı notlara da rastlanmaktadır. Eserde yalnızca kelimelerin
hangi dilden geldiği belirtilmiş, mutlaka bulunması gereken gramer
kısaltmalarına ise yer verilmemiştir. Bu arada madde başları içinde bazı
ara maddeler, deyim ve terkipler de kaydedilmiştir. Özellikle “fetvâ”
kelimesinden sonra bir kısım kelimeler hakkında uzun açıklamalar
yapılmış ve bazı özel isimlere de yer verilmiştir. Lugat-ı Nâcî’nin bir
özelliği de müellifin kendi şiirlerinden veya başka şairlerden örnek
olarak çeşitli mısra ve beyitlerin yazılmış olmasıdır.
1306
(1891) yılında Çocuklar İçin Lugat Kitabı adıyla ve fasiküller halinde
yayımlanmaya başlanan sözlüğün ancak “fetvâ” kelimesine kadar olan
yarısı basılabilmiş, Nisan 1893’te Muallim Nâci’nin ölümü üzerine geri
kalan kısmı notlarına ve müsveddelerine dayanılarak 1894’te arkadaşı
Müstecâbîzâde İsmet tarafından tamamlanmıştır. Müstecâbîzâde İsmet,
“nâci” kelimesini açıkladıktan sonra bir de “Nâci” maddesi ekleyerek
burada Muallim Nâci’nin hayatı ve eserleri hakkında derli toplu ilk
bilgileri vermiştir. Lugat-ı Nâcî önce kelimelerde harekelerin esas
alındığı bir düzenlemeyle basılmış, aynı şekilde 1317 (1899) ve 1318
tarihlerinde iki defa daha basıldıktan sonra 1322’de (1906) dördüncü
baskısını yapan Kirkor Fâik Efendi’nin isteği üzerine eseri
Tâhirülmevlevî harf sırasına göre yeniden tertip etmiştir.
Tâhirülmevlevî bu esnada bazı kelimelerin yazılış ve açıklanmalarında
tasarrufta bulunmuş, Nâci’nin verdiği örnek mısra ve cümleleri
değiştirerek kendisinden ve başka şairlerden yeni örnekler, hatta II.
Meşrutiyet’ten sonraki baskılarda dönemin siyasî atmosferini yansıtan
cümleler ilâve etmiştir (Yetiş, TDl., sy. 616, s. 417-423).
Kitap,
1978 yılında Faruk K. Timurtaş’ın Muallim Nâci’nin hayatı ve edebî
kişiliği üzerine bir değerlendirmesiyle birlikte ofset usulüyle tekrar
basılmıştır. Eser, amatörce hazırlanmış bir sözlük olmasına rağmen biraz
da müellifinin şöhreti dolayısıyla önemini uzun süre korumuş, daha
sonra Zeki Efendi’nin düzenlemesiyle bundan Küçük Lugat-ı Nâcî (ts.)
adıyla yeni bir sözlük yapılmıştır.
BİBLİYOGRAFYA:
Muallim
Nâci, Lugat-ı Nâcî, İstanbul 1317; Faruk K. Timurtaş, “Muallim Nâci ve
Lûgatı”, a.e. (İstanbul 1978) içinde, s. 5-16; Nihad Sâmi Banarlı,
Resimli Türk Edebiyâtı Târihi, İstanbul 1979, II, 989; Tâhirülmevlevî,
Matbuat Alemindeki Hayatım ve İstiklal Mahkemeleri (haz. Atilla
Şentürk), İstanbul 1991, s. 66-69; Yakup Şafak, “Lügat-ı Nâci ve Kamus-ı
Türkî’deki Farsça Kelimelerin İmlâ ve Telaffuz Yönünden
Karşılaştırılması”, Yedi İklim, sy. 46, İstanbul 1994, s. 80-83; Kâzım
Yetiş, “Lügat-ı Nâci Ne Dereceye Kadar Muallim Naci’nindir?”, TDl., sy.
616 (2003), s. 417-423; İsmail Kara, “Lügat-ı Nâci”, TDEA, VI, 101-102.
Abdullah Uçman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder